İnternetin daha yeni filizlendiği yıllarda, arama motorları henüz hayal bile edilemeyecek kadar ilkel bir yapıya sahipti. Ancak, bu alanda atılan ilk adımlar, günümüzün dev arama motorlarının temellerini oluşturdu. Arama motorlarının atası olarak bilinen ilk sistem, 1990’lı yıllara, yani internetin ilk yayılma dönemine dayanıyor.
O dönemlerde, bilgisayarların yaygınlığı henüz sınırlıydı ve internet, çoğunlukla akademik araştırmalar ve bilgi paylaşımı için kullanılıyordu. FTP (File Transfer Protocol) sunucuları üzerinden dosya aramak oldukça zahmetli bir süreçti. Kullanıcılar, dosyaları bulmak için uzun listeler arasında kayboluyor ve saatlerce zaman harcıyordu. İşte bu karmaşaya son vermek için 1990 yılında McGill Üniversitesi’nde okuyan bir grup zeki öğrenci devreye girdi. Bilgisayar bilimleri öğrencisi Alan Emtage, FTP sunucularındaki dosyaları tarayan bir sistem geliştirdi. Bu sistem, dosyaların isimlerini veri tabanında aramayı kolaylaştırıyordu. Emtage, bu projeye “archiver” (arşivleyici) anlamına gelen “Archie” adını vererek internet tarihinin ilk arama motorunu yarattı.
Teklif Formu
Archie Nasıl Çalışıyordu?
Günümüzün karmaşık ve sofistike arama motorlarıyla karşılaştırıldığında, Archie oldukça basit bir yapıya sahipti. İnternet üzerindeki FTP sunucularını tarıyor ve dosya adlarını veri tabanına kaydediyordu. Ancak, bu sistemin bazı sınırlamaları vardı. Archie yalnızca dosya isimlerini kayıt altına alıyordu ve içerik hakkında bilgi sunmuyordu. Yani, dosyaların içeriğini dizinlemediği için kullanıcıların aradıkları dosyanın başlığını önceden bilmeleri gerekiyordu. Bu durumda, kullanıcıların dosyayı bulmaları için şansa ihtiyaçları vardı. Yine de, Archie, kullanıcılara daha önceki yöntemlere göre önemli bir kolaylık sağlamıştı; artık saatler harcamak yerine komut yazarak aradıkları dosyaya daha hızlı ulaşabiliyorlardı. Ancak, günümüz standartlarına göre Archie’nin işlevselliği oldukça ilkel kalıyordu.
Archie Neden Başarılı Olamadı?
İnternetin hızla büyümesi ve kullanıcıların ihtiyaçlarının değişmesiyle birlikte, Archie kısa sürede popülerliğini yitirdi. FTP sunucularını taramakla sınırlı kalan bu sistem, web sayfaları ve geniş çaplı metin içeriklerini indeksleyemediği için yetersiz kaldı. 1993’te WWW’nin yaygınlaşmasıyla daha kapsamlı arama motorlarına ihtiyaç duyulmaya başlandı. Archie’nin yerini alan ilk sistem ise 1994’te kurulan Yahoo oldu. Bunun yanı sıra, AltaVista ve Lycos gibi diğer arama motorları da sahnede yerlerini almaya başladı. 1998’de Google’ın ortaya çıkmasıyla birlikte arama motorları dünyasında devrim yaşandı ve Google, tüm kuralları değiştirerek arama motorlarının kralı haline geldi. Böylece Archie, tarihin tozlu sayfalarına gömüldü.
Emtage, Bu Konuda Ne Düşünüyor?
Dijital dünyanın ilk kaşiflerinden biri olan Archie’nin yaratıcısı Alan Emtage, projesini patentlemediği için finansal kazanç elde edemedi. Hatta, kendisini arama motorlarının atası gibi hissetmediğini belirtse de, yıllar sonra biriyle konuştuğunda içinden “Arama motorunu ben icat ettim.” dediğini de ifade ediyor. Bu bağlamda, Emtage’nin katkıları hala takdir ediliyor ve ona bir teşekkür borçluyuz.
Teklif Formu
Kaynaklar: Stackscale, mail.com, Capitol Technology University, Huff Post
Bunları da İnceleyebilirsiniz:
- İnternetin Evrimi
- Arama Motorlarının Geleceği
- FTP ve İnternet Protokolleri